Anadolu’daki Türkçe Şiirin Öncüsü: Yunus Emre

Türk tarihi içerisinde özel bir yer edinen tasavvuf ve halk şairi olan Yunus Emre'nin hayatı nasıldı ? Neler yaptı? Neden bu kadar önemli bir yere sahip? Hadi gelin bakalım...

türk şair, ahmed yesevi, tekke şiiri, yunus emrenin hayatı

Yunus Emre, Anadolu Selçuklu Devleti'nin dağılmaya ve Anadolu’nun farklı yerlerinde birçok Türk Beyliklerinin kurulmaya başlandığı 13. yüzyıl ortalarında Osmanlı Beyliği’nin temellerinin atıldığı 14. yüzyılın ilk çeyreğinde Orta Anadolu havzasında Eskişehir’in Sivrihisar ilçesinde yer alan Sarıköy’de yetişmiş ve Ankara’nın Nallıhan ilçesindeki Taptuk Emre Dergahında hayatını sürdürmüştür. Türk Tasavvuf Edebiyatı'nda özgün bir tarzın öncüsü olan Yunus Emre, Ahmed Yesevi ile başlamış olan Tekke Şiiri geleneğini kendine özgü söyleyişiyle Anadolu’da diriltmiştir. Yunus Emre, sadece halk ve tekke şiirini değil, divan şiirini de etkilemiştir. Ve genellikle dizelerinde insanın kendisiyle, nesnelerle ve Allah ile olan ilişkilere yer verirdi. Ayrıca ölüm, doğum, yaşama bağlılık, ilahi adalet ve insan sevgisi gibi konuları da işlemiştir. 

Çağının düşünüş şeklini ve kültürünü konuşma diliyle yalın, akıcı ve duygulu bir biçimde dillendirdi. Yunus Emre’nin şiirleri söylenip yazıldığı tarihten beri okunmaya başlamış. 14. yüzyıldan itibaren abdallar ve dervişler aracılığıyla Osmanlı fetihlerine paralel bir şekilde Anadolu ve Rumeli coğrafyasına yayıldı.  

Yunus Emre, 1238 yılında doğmuş olarak kabul edilmektedir. Dünyaya geldiği zamanlar Anadolu’nun en karışık zamanlarıydı. Anadolu Selçuklu, Moğollara yenildikten sonra çökmeye başlamıştı. Doğum yeri tam olarak bilinmemektedir. Adnan Erzi tarafından Beyazıt Devlet Kütüphanesi’nde bulunmuştur. Yunus Emre, şiirlerinde adının “Yunus” olduğunu söyler. Genellikle şiirlerinde isminin önüne "Aşık, Biçare, Koca, Tapduklu, Miskin, Derviş” gibi sıfatlar getirir. Aşık anlamına gelen “Emre” lakabı ise on bir şiirinde geçmektedir.

Yunus Emre’nin hayatıyla ilgili birçok söylenti dolaşmaktadır. En çok kabul edilen, Yunus’un Tapduk Emre’nin dergahına girip olgunluğa erişmesidir. Yunus Emre, Hacı Bektaş-ı Veli Dergahında bulunduysa da manevi ermişliğini Hacı Bektaş-ı Veli’nin yolladığı Taptuk Emre Dergahı’nda yaşadı.

Yunus’un yaşadığı yıllar, iç kavga, çekişme, siyasi otorite zayıflığı ve kıtlık doluydu. O dönemlerde sadece siyasi çekişmelerin yanında bir de farklı mezheplerin yayılmaya başladığı bir ortam da oluşmuş. Yunus, bazı şiirlerinde ilden ile gidip dost sorduğunu ve uzun süre seyahatlerde dolaştığını anlatmaktadır. Büyük şair olan Yunus Emre, 1320 yılında 85 yaşındayken hayata veda etti. Fakat değeri sonradan anlaşıldı. Yunus Emre, 20. yüzyılda dikkatleri üzerine çekti ve yansıttığı insan sevgisi bakımından değerlendirildi. 1991 yılı, UNESCO tarafından Yunus Emre’nin doğumunun 750. yılı olarak anıldı.  

"İbni-i Sina'nın Hayatı ve Buluşları" başlıklı yazıya buradan ulaşabilirsiniz.


KAYNAKÇA



           

Yorumlar

Sosyal Medyada Takip Et!