Dünya'da en çok tanınan insanlardan biri olan Einstein, ünlü bir fizikçidir. Fizikte devrim niteliğinde teoriler ortaya atmıştır. Deyim yerindeyse, dünyada bilimin taşlarını yerinden oynatmıştır. Peki hakkında ne kadar bilgiye sahibiz? Gelin hep beraber bu dehayı daha yakından tanıyalım.
Einstein'in anne babası Yahudi kökenli bir çiftti, fakat çok da dindar değillerdi. Dini görevlerden daha çok çocuklarının eğitimini düşünüyorlardı. Bir anne ve baba için oldukça doğru bir hareketti bu.
Einstein 5 yaşına geldiği zaman ailesi onu evlerinin yakınında bulunan ve daha iyi eğitim verdiğini düşündükleri bir Katolik ilkokuluna yazdırdılar. Fakat küçük Albert, okula başladıktan sonra oradaki sıkı disiplinden ve ezberci eğitim anlayışından rahatsız olmuştu. Birinci sınıfı atlatmıştı ve çoğu dönemde sınıf birincisi olmuştu.
Bir yaz tatilinde amcasının getirdiği cebir kitabını almıştı ve buradaki en zor soruları bile kolaylıkla çözmüştü. O yazda, yani 1891 yazında Pisagor Teoremi'nin tekrar bir ispatını yaptı. 16 yaşlarına geldiğinde matematikte ve geometride üstün başarı gösteriyordu.
Einstein, 1895'te Zürih'e gitti. Politeknik'te kabul sınavına girebilmek için 18 yaş üstü olmak gerekiyordu ve on altı yaşında sınava girebilmesi için özel bir izin almıştı. Sınavda fizik ve matematikte oldukça başarılıydı ama diğer bölümlerde biraz kötüydü. 1896'da yüksek notlarla final sınavlarını geçti.
Einstein mezun olduktan sonra Politeknik'e kabul edildi. Birçok öğrenci mühendislik okullarına katılmıştı. Ama Einstein, fizik okulunu tercih etti. Fizik bölümü oldukça gelişmişti ve güzel imkanları vardı. Adolf Hurwitz ve Herman Minkowski gibi ünlü matematikçiler, Einstein'in profesörleri arasındaydı.
Einstein'in o zamanlardaki yaşamı tipik Avrupa öğrencisi yaşamıydı. Kafeler ve barlarda çok fazla zaman harcıyordu. Kahve içerek arkadaşlarıyla bilim ve felsefe tartışıyordu. Hangi derslere odaklanması gerektiği konusunda çok seçiciydi. Eğer konuyu ya da profesörü beğenmiyorsa dersine de girmiyordu. Albert aldığı dersler ile hiçbir alakası olmayan ve sadece ilgi duyduğu kitaplardan çalışıyordu.
Mezun olduktan sonraki 2 yılını sıkıntılı bir şekilde öğretmenlik işi bulmak için harcadı. Eski bir sınıf arkadaşının babası ona Bern'de bir patent ofisinde, asistant müfettiş olarak iş buldu. Elektromanyetik cihazlar için patent başvurularını inceledi. Patent ofisindeki işinin büyük kısmı elektrik sinyallerinin aktarımı ve elektriksel - mekanik zaman eşgüdümüyle ilgili sorular hakkındaydı.
Albert Einstein, 1908 yılında artık ünlü bir bilim insanı olmuştu ve Bern Üniversitesi'nde öğretmen olarak görev yapıyordu. 1909'da ise öğretmenlik görevinden ve patent ofisindeki işinden ayrıldı.
1911'de ise artık bir profesördü. 1914 yılında döndüğü Almanya'da üniversite ve enstitülerde yöneticilik ve profesörlük yaptı. 1911'de genel görelilik kuramına dayanarak, yıldızın başka bir ışığının Güneş tarafından kırılacağını hesaplamıştır.
Albert Einstein, 1933 yılında Amerikan üniversitelerini ziyaret ederken Alman hükümetinin Yahudileri tüm resmi makamlardan men ettiğini öğrendi. Amerika'dan Avrupa'ya döndüğünde birkaç ay Belçika'da kaldıktan sonra kısa süreliğine İngiltere'ye geçti. Aynı yıl da ABD'ye göç etmeye karar verdi. 1955 yılındaki ölümüne kadar Princeton, New Jersey'de, Institute for Advanced Study'de çalışmaya devam etti. Ve dediğimiz gibi de Albert Einstein 18 Nisan 1955'te hayata gözlerini yumdu.
Pozitif bilimler alanında resmen bir devrim yarattı ve kendini bütün bilim dünyasına kanıtladı. Bunu başararak da mutlu bir şekilde öldü. Tabi ki de arkasında birçok eser bıraktı. İşte bilim dehası Einstein'ın insanlığa bıraktığı eserler:
Görelilik'in Anlamı
Tek Atomlu İdeal Gazların Kuantum Kuramı
Brown Hareketi Kuramı Üzerine Araştırmalar
Siyonizm Hakkında
Niçin Savaş?
Gördüğüm Kadarıyla Dünya, Denemeler
Felsefem
Fiziğin Evrimi
Otobiyografik Notlar, Denemeler
Denemeler
KAYNAKÇA
Tarihe Yön Veren 100 Lider, Hürriyet Kitap, sf. 454-458
https://us7.proxysite.com/process.php?d=x5B99FqKUE9bjMLPUFPaj4pJJXxPnWJ5p4qWzCiOruaZMmyue30%2FTmQ%3D&b=1&f=norefer
Sorunlu Bir Çocukluk ve Eğitim Hayatı Geçirdi
Albert Einstein, 14 Mart 1879'da Almanya'nın Ulm kentinde Dünya'ya gelmiştir. Yaşamının ilk yıllarını ve ilköğrenim çağını Münih'te geçirdi. Geç konuşmaya başlaması ve okula yeni başladığı dönemlerdeki başarısızlıkları ailesini korkutmuştu. 4-5 yaşlarında bile çok meraklıydı ve keşfetmek isityordu.Einstein'in anne babası Yahudi kökenli bir çiftti, fakat çok da dindar değillerdi. Dini görevlerden daha çok çocuklarının eğitimini düşünüyorlardı. Bir anne ve baba için oldukça doğru bir hareketti bu.
Einstein 5 yaşına geldiği zaman ailesi onu evlerinin yakınında bulunan ve daha iyi eğitim verdiğini düşündükleri bir Katolik ilkokuluna yazdırdılar. Fakat küçük Albert, okula başladıktan sonra oradaki sıkı disiplinden ve ezberci eğitim anlayışından rahatsız olmuştu. Birinci sınıfı atlatmıştı ve çoğu dönemde sınıf birincisi olmuştu.
Matematiğe Ayrı Bir İlgisi Vardı
Dokuz buçuk yaşına geldiği zaman Katolik ilkokulundan ayrıldı ve Luitpold Gymnasium'da eğitim almaya başladı. Gymnasium antik Yunanca ve Latinceye büyük önem veriyordu. Ayrıca müfredatta modern diller, coğrafya, edebiyat ve matematik de bulunuyordu. Einstein Latince ve matematikteki keskin mantığı seviyor ve bu derslerde en yüksek notları alıyordu.Öğretmenleri Tarafından Pek Sevilmezdi
Albert, buradaki otoriter öğretmenleriyle sürekli tartışıyordu ve öğretmenleri Einstein'ın bu isyankar ve bağımsız kişiliğinden hiç hoşlanmıyorlardı.![]() |
Einstein'in Çocukluğu |
Bir yaz tatilinde amcasının getirdiği cebir kitabını almıştı ve buradaki en zor soruları bile kolaylıkla çözmüştü. O yazda, yani 1891 yazında Pisagor Teoremi'nin tekrar bir ispatını yaptı. 16 yaşlarına geldiğinde matematikte ve geometride üstün başarı gösteriyordu.
Ailesinden Uzakta Kalırken Bunalıma Girdi
1894'te Einstein'ın babasının ve amcasının şirketi iflas etti ve ailesi tekrar şansını denemek için İtalya'ya gitmek istedi. Ailesi, Albert'in Münih'te kalıp okulunu Gymnasium'da bitirmesine karar verdi. Bu sırada Einstein 15 yaşındaydı ve liseyi bitirmesine daha 3 yıl vardı. Münih'te tek başına 6 ay kaldıktan sonra bunalıma girdi ve gerginleşmeye başladı. Aile doktorunu ikna ederek sinir sorunları nedeniyle kendisinin ailesinin yanında bulunması gerektiğini gösteren bir rapor aldı. Einstein ailesine haber vermeden Gymnasium'dan ayrıldı ve İtalya'da bulunan ailesinin yanına gitti.Einstein, 1895'te Zürih'e gitti. Politeknik'te kabul sınavına girebilmek için 18 yaş üstü olmak gerekiyordu ve on altı yaşında sınava girebilmesi için özel bir izin almıştı. Sınavda fizik ve matematikte oldukça başarılıydı ama diğer bölümlerde biraz kötüydü. 1896'da yüksek notlarla final sınavlarını geçti.
Einstein mezun olduktan sonra Politeknik'e kabul edildi. Birçok öğrenci mühendislik okullarına katılmıştı. Ama Einstein, fizik okulunu tercih etti. Fizik bölümü oldukça gelişmişti ve güzel imkanları vardı. Adolf Hurwitz ve Herman Minkowski gibi ünlü matematikçiler, Einstein'in profesörleri arasındaydı.
Einstein'in o zamanlardaki yaşamı tipik Avrupa öğrencisi yaşamıydı. Kafeler ve barlarda çok fazla zaman harcıyordu. Kahve içerek arkadaşlarıyla bilim ve felsefe tartışıyordu. Hangi derslere odaklanması gerektiği konusunda çok seçiciydi. Eğer konuyu ya da profesörü beğenmiyorsa dersine de girmiyordu. Albert aldığı dersler ile hiçbir alakası olmayan ve sadece ilgi duyduğu kitaplardan çalışıyordu.
Marcel Grossman İle Sıkı Dostlukları Vardı
Politeknik'teki tüm öğretmenler araştırmacıydı ve ders kitapları yerine kendi araştırmalarını izliyorlardı. Hiç ders notu tutmayan Einstein, hayat boyu arkadaşı kalacak olan Marcel Grossman'ın titizikle tuttuğu ders notları sayesinde sınavları başarıyla geçebilmişti.![]() |
Marcel Grossman |
Müstakbel Eşi Mileva İle Tanıştı
Einstein, Politeknik'te ileride eşi olacak Sırp kökenli Mile Maric ile tanıştı. Mileva, 1896'da bir dönem eczacılık okuduktan sonra fizik bölümüne geçmişti. Einstein'in ilk senesinde sınıf arkadaşıydılar ve ikisi arasında romantik bir ilişki başlamıştı. Üniversitedeki son senelerinde evlenmeye karar verdiler. Mileva ve Einstein çoğu zaman birlikte fizik çalışıyorlardı, kitapları inceliyor ve tartışıyorlardı.![]() |
Einstein ve Eşi |
Çalışmak İstediği Yerlere Alınmadı
1900 yılında Einstein, üniversiteden fizik diploması ile mezun oldu. Einstein, mezun olduktan sonra Politeknik'te güzel bir pozisyonda kendini geliştirmek istiyordu, ama üniversitedeki isyankar tavırlarıyla hocalarını kızdırmıştı ve hocalarının istediği konulara çalışmıyordu. Bunun üzerine Einstein, başka yerlere makale göndererek pozisyon aradı ama hiç olumlu cevap alamadı.Mezun olduktan sonraki 2 yılını sıkıntılı bir şekilde öğretmenlik işi bulmak için harcadı. Eski bir sınıf arkadaşının babası ona Bern'de bir patent ofisinde, asistant müfettiş olarak iş buldu. Elektromanyetik cihazlar için patent başvurularını inceledi. Patent ofisindeki işinin büyük kısmı elektrik sinyallerinin aktarımı ve elektriksel - mekanik zaman eşgüdümüyle ilgili sorular hakkındaydı.
![]() |
The Olympia Academy |
Arkadaşlarıyla Sürekli Bilimsel Sohbetler Yapardı
İki teknik soru hakkında yaptığı düşünce deneyleri, Einstein'in ışığın doğasıyla zaman - uzay ve zamanın ilişkisi hakkında kesin sonuçlara varmasını sağlamıştır. Bern'de tanıştığı birkaç arkadaşı ile adını "The Olympia Academy" koydukları küçük bir tartışma grubu oluşturmuştu, bilim ve felsefe hakkında tartışmak için düzenli buluşurlardı. Okudukları arasında Henri Poincare, Ernst Mach ve David Hume vardı. Bu yazarlar onun bilimsel ve filozofik bakış açısını oldukça etkilemişlerdir. 1909'da patent ofisindeki işinden ayrılmış ve Zürih Üniversitesi'nde kuramsal fizik profesörü olmuştur.Görelilik Kuramı Dahil Önemli Birkaç Makale Yayınladı
1905'te "annus mirabilis", yani "mucizevi yıl" olarak anılan bir yıl oldu. Albert Einstein özel görelilik kuramının da içinde olduğu 4 önemli makale yayınladı ve fizik aleminde resmen bir depreme yol açtı. Albert Einstein teorileri, bu dönemde önemi kavranılan teoriler oldu ve kendisine bir bilim insanı olarak saygı gösterilmeye başlandı.Albert Einstein, 1908 yılında artık ünlü bir bilim insanı olmuştu ve Bern Üniversitesi'nde öğretmen olarak görev yapıyordu. 1909'da ise öğretmenlik görevinden ve patent ofisindeki işinden ayrıldı.
1911'de ise artık bir profesördü. 1914 yılında döndüğü Almanya'da üniversite ve enstitülerde yöneticilik ve profesörlük yaptı. 1911'de genel görelilik kuramına dayanarak, yıldızın başka bir ışığının Güneş tarafından kırılacağını hesaplamıştır.
1921 Yılında Nobel Fizik Ödülü'nü Aldı
1919'daki güneş tutulmasında, teorinin haklılığını insanlara göstermiştir ve bu da Dünya tarafından tanınmasını sağlamıştır. Albert Einstein 1921 yılında aldığı Nobel Fizik Ödülü'ne, fotoelektrik etkisini açıklaması nedeniyle layık görüldü. Görelilik kuramı o dönemde hala kuşkuyla karşılandığı için fazla söz konusu olmamıştı.Albert Einstein, 1933 yılında Amerikan üniversitelerini ziyaret ederken Alman hükümetinin Yahudileri tüm resmi makamlardan men ettiğini öğrendi. Amerika'dan Avrupa'ya döndüğünde birkaç ay Belçika'da kaldıktan sonra kısa süreliğine İngiltere'ye geçti. Aynı yıl da ABD'ye göç etmeye karar verdi. 1955 yılındaki ölümüne kadar Princeton, New Jersey'de, Institute for Advanced Study'de çalışmaya devam etti. Ve dediğimiz gibi de Albert Einstein 18 Nisan 1955'te hayata gözlerini yumdu.
Pozitif bilimler alanında resmen bir devrim yarattı ve kendini bütün bilim dünyasına kanıtladı. Bunu başararak da mutlu bir şekilde öldü. Tabi ki de arkasında birçok eser bıraktı. İşte bilim dehası Einstein'ın insanlığa bıraktığı eserler:
Eserleri
Görelilik; Özel ve Genel Kuram: Popüler Bir YorumGörelilik'in Anlamı
Tek Atomlu İdeal Gazların Kuantum Kuramı
Brown Hareketi Kuramı Üzerine Araştırmalar
Siyonizm Hakkında
Niçin Savaş?
Gördüğüm Kadarıyla Dünya, Denemeler
Felsefem
Fiziğin Evrimi
Otobiyografik Notlar, Denemeler
Denemeler
KAYNAKÇA
Tarihe Yön Veren 100 Lider, Hürriyet Kitap, sf. 454-458
https://us7.proxysite.com/process.php?d=x5B99FqKUE9bjMLPUFPaj4pJJXxPnWJ5p4qWzCiOruaZMmyue30%2FTmQ%3D&b=1&f=norefer
Yorumlar
Yorum Gönder