Hypatia Kimdir? Neden Öldürülmüştür?

kadın filozof, kadın astronom, matematikçi

“Meyve veren ağaç taşlanır.
Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar.
Doğru söyleyenin tepesi delik olur.”

Doğru söyleyenin akıbetiyle ilgili ne de çok atasözümüz var değil mi? Elbette ki öyle, bunlar uydurulmuş aforizmalar değil, maalesef hepsinin birer karşılığı var. Bugün sizlere bu atasözlerinin gerçekliğini, Hypatia’yı anlatıyoruz…


Her şeye rağmen dik duran, öleceğini bilse bile bildiklerini anlatmaktan vazgeçmeyen insanların evrensel bir temsilcisiydi o. Yağmaya, bağnazlığa ve aymazlığa tek başına göğüs geren bir bilim kadınının serüveni… Günümüzde bile kadının toplumdaki yeri hala tartışma konusu olabiliyorken, bundan 1600 sene önce yaşamış bir kadının bilim ve toplumla imtihanının nasıl olabileceğini yazıyı okumadan önce bir düşünün…

Felsefe Okulunu Açtı 

Hypatia'nın felsefe okulu

Hypatia, Büyük İskender tarafından kurulan İskenderiye’de 370 yılında doğdu. Theon adında bir felsefeci ve matematikçinin kızıydı. Hiç evlenmedi ve Atina’da eğitimini tamamlar tamamlamaz İskenderiye’de bir felsefe okulu açtı. Bilim konusundaki ilmi, alçak gönüllülüğü ve zerafetiyle birçok kişi tarafından takdir edilmiş, açtığı okul büyük ilgi görmüştü.

İskenderiye o dönemlerde Roma’nın bir eyaletiydi. Kütüphanesi ve müzesi çok meşhurdu ve hemen hemen hepimizin okul derslerinden tanıdığı matematikçi Öklid de İskenderiye’de yaşamıştı. Kısacası İskenderiye o zamanlar, bilimin başkentlerinden biriydi.

Theon, Hypatia'nın babası

Hypatia hata yapmanın erdemli olmaya katkısını, dogma düşüncelere saplanıp kalınmaması gerektiğini, düşünmenin en önemli şey olduğunu ve kimsenin fikrinin tamamen doğru olmadığını babasından öğrenmişti. Platon’dan da hayli etkilendi ve hayatı boyunca edindiği tüm bilgileri, açtığı felsefe okulunda öğrencilerine öğretmeye çalıştı.

Öğrencileri arasında, ileride İskenderiye valisi olacak olan Orestes ve piskopos olacak Synesios vardı. Synesious’un Hypatia’ya yazdığı mektuplar günümüze kadar ulaşan yazılı kaynaklardır.
Hypatia’nın felsefe okulu dil, din ve ırk ayrımı gözetmeksizin herkese açıktı, son derece uygar bir anlayışla ilerliyordu. Bu farklılıkların birer savaş unsuru değil, yararlanılabilecek unsurlar olduğunu öncelikli olarak öğrencilere kavratmayı ilke ediniyordu.

Bıraktığı Eserlerle Bilime Işık Tuttu

Hypatia'nın eserleri

O zamanlar Roma’nın karışmakta olduğu ve çökmeye başladığı şanssız bir dönemdi, çünkü bilgiye ulaşmak için kilometreler kat etmek gerekiyordu. Yazılı kaynaklar çok azdı ve en önemlisi de halk büyük oranda bilgisizdi. Böyle bir zamanda Hypatia bilime ışık tutmayı başarmıştır. Dogma bilgilerle yetinmek yerine, doğayı deneylerle ve sorgulayarak çözmeye çalıştı. Matematik ve astronomi alanlarında kitaplar yazdı. Eserlerinden biri “Astronomik Kanun”dur.

Hristiyanlık, Bilimi Etkisi Altına Almaya Başladı

Halkın Hypatia'ya karşı kışkırtılması

Bir tıp eğitim yuvası ve hastane olan Serapis Tapınağı, müze ve İskenderiye Kütüphanesi Hristiyanlık için önemli engellerdendi. İmparator Theodisius, eski dinle ilgili hiçbir şeyin kalmamasını istedi ve elinde bir haçla ve diğer rahiplerle tapınağı bastı. Orada birçok görevli ve hekimin öldüğü söyleniyor. Sonrasında, orası bir kiliseye çevrildi. Böylece fanatizmin yayılması hız kazandı ve bilime yönelik çalışan şeyler bir bir değerlerini yitirmeye başladı.

Halk, Din Yoluyla Hypatia'ya Karşı Kışkırtıldı

Cyril halkı kışkırttı

Hypatia’nın eski öğrencilerinden olan İskenderiye valisi Orestes, Hristiyanlık hareketinin öncülerinden olan psikopos Cyril için bir rakip sayılırdı ve Orestes Hypati’ya saygı duyan biriydi. Cyril’in aklında Hypatia’yı etkisizleştirmek, yani öldürmek vardı. Bunu yapmak için İncil’den ayetlerle halkın nazarında onu değersizleştirmeye başladı. Cyril şunları söylüyordu:

“Kadın sessizliği ve uysallığı öğrenmelidir. Kadının ne ders vermesine ne de erkeğin üzerinde yetki sahibi olmasına izin vermeyeceğim. Suskun olacak ve sessiz kalacaktır. Çünkü önce Adem, sonra Havva yaratılmıştır.”

Hypatia'nın Vefatı

Hypatia'nın vefatı, Hypatia'nın ölümü

Bu şekilde Cyril, Hypatia’nın öldürülmesi için halkı kışkırtmış oldu ve Hypatia halk arasında “dinsiz, şeytan” olarak nitelendirilmeye başlandı. Çok sürmeden, siyah cübbeli 500 kişilik bir topluluk, Hypatia evden çıkarken onu durdurup arabasından indirdi ve saçlarından sürükleyerek kiliseye götürdüler. Hypatia, orada vahşice katledildi… Hızını alamayan caniler, kadının bedenini ateşe verdiler. Bu olay tüm şehirde büyük bir yankı uyandırdı.

Hypatia'nın vefatı, Hypatia'nın ölümü

Bu olay, bilim adına atılan en büyük darbelerden sayılır. Hypatia’nın ölmesi, bağnazlığın özgür düşünceye ve bilime karşı açtığı savaşı temsil eder. Bu olaydan sonra Hypatia artık simge haline gelmiştir. Feminizme de konu olmuştur, çünkü bu cinayetin kadın haklarını hiçe sayma konusunda da bir karşılığı var.

Hypatia'nın Bilime Katkıları

Hypatia’nın, gök cisimlerinin sınıflandırılmasında, hidrometrenin bulunmasında ve daha birçok konuda bilime katkısı olmuştur. Eğer Hypatia ölmeseydi, o zamanlar bulduğu şeylerle bilim çok daha hızlı ilerleyebilirdi. Bu olay, bilimin ilerlemesine ciddi bir darbe olmuştur.

Hypatia'nın Hayatını Konu Alan Film: AGORA 

Agora, Hypatia'nın hayatı filmi

Hypatia'nın hayatını konu alan bu film Alejandro Amenabar'ın yönetmenliğinde, İspanya'da çekildi. Hypatia ile ilgili merak ettiklerinizi bu filmde bulabilirsiniz.

IMDb Puanı: 7,2
Yapım Yılı: 2009


Kaynakça: http://www.bilim.org/sondurulen-isik-iskenderiyeli-hypatia/

Yorumlar

Sosyal Medyada Takip Et!