“Meyve veren ağaç taşlanır.
Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar.
Doğru söyleyenin tepesi delik olur.”
Doğru söyleyenin akıbetiyle ilgili ne de çok atasözümüz var değil mi? Elbette ki öyle, bunlar uydurulmuş aforizmalar değil, maalesef hepsinin birer karşılığı var. Bugün sizlere bu atasözlerinin gerçekliğini, Hypatia’yı anlatıyoruz…
Her şeye rağmen dik duran, öleceğini bilse bile bildiklerini anlatmaktan vazgeçmeyen insanların evrensel bir temsilcisiydi o. Yağmaya, bağnazlığa ve aymazlığa tek başına göğüs geren bir bilim kadınının serüveni… Günümüzde bile kadının toplumdaki yeri hala tartışma konusu olabiliyorken, bundan 1600 sene önce yaşamış bir kadının bilim ve toplumla imtihanının nasıl olabileceğini yazıyı okumadan önce bir düşünün…
Felsefe Okulunu Açtı
İskenderiye o dönemlerde Roma’nın bir eyaletiydi. Kütüphanesi ve müzesi çok meşhurdu ve hemen hemen hepimizin okul derslerinden tanıdığı matematikçi Öklid de İskenderiye’de yaşamıştı. Kısacası İskenderiye o zamanlar, bilimin başkentlerinden biriydi.
Hypatia hata yapmanın erdemli olmaya katkısını, dogma düşüncelere saplanıp kalınmaması gerektiğini, düşünmenin en önemli şey olduğunu ve kimsenin fikrinin tamamen doğru olmadığını babasından öğrenmişti. Platon’dan da hayli etkilendi ve hayatı boyunca edindiği tüm bilgileri, açtığı felsefe okulunda öğrencilerine öğretmeye çalıştı.
Öğrencileri arasında, ileride İskenderiye valisi olacak olan Orestes ve piskopos olacak Synesios vardı. Synesious’un Hypatia’ya yazdığı mektuplar günümüze kadar ulaşan yazılı kaynaklardır.
Hypatia’nın felsefe okulu dil, din ve ırk ayrımı
gözetmeksizin herkese açıktı, son derece uygar bir anlayışla ilerliyordu. Bu
farklılıkların birer savaş unsuru değil, yararlanılabilecek unsurlar olduğunu
öncelikli olarak öğrencilere kavratmayı ilke ediniyordu.
Bıraktığı Eserlerle Bilime Işık Tuttu
Hristiyanlık, Bilimi Etkisi Altına Almaya Başladı
Halk, Din Yoluyla Hypatia'ya Karşı Kışkırtıldı
“Kadın sessizliği ve uysallığı öğrenmelidir. Kadının ne ders vermesine ne de erkeğin üzerinde yetki sahibi olmasına izin vermeyeceğim. Suskun olacak ve sessiz kalacaktır. Çünkü önce Adem, sonra Havva yaratılmıştır.”
Hypatia'nın Vefatı
Bu olay, bilim adına atılan en büyük darbelerden sayılır. Hypatia’nın ölmesi, bağnazlığın özgür düşünceye ve bilime karşı açtığı savaşı temsil eder. Bu olaydan sonra Hypatia artık simge haline gelmiştir. Feminizme de konu olmuştur, çünkü bu cinayetin kadın haklarını hiçe sayma konusunda da bir karşılığı var.
Hypatia'nın Bilime Katkıları
Hypatia’nın, gök cisimlerinin sınıflandırılmasında,
hidrometrenin bulunmasında ve daha birçok konuda bilime katkısı olmuştur. Eğer
Hypatia ölmeseydi, o zamanlar bulduğu şeylerle bilim çok daha hızlı ilerleyebilirdi.
Bu olay, bilimin ilerlemesine ciddi bir darbe olmuştur.
Hypatia'nın Hayatını Konu Alan Film: AGORA
Hypatia'nın hayatını konu alan bu film Alejandro Amenabar'ın yönetmenliğinde, İspanya'da çekildi. Hypatia ile ilgili merak ettiklerinizi bu filmde bulabilirsiniz.
IMDb Puanı: 7,2
Yapım Yılı: 2009
Kaynakça: http://www.bilim.org/sondurulen-isik-iskenderiyeli-hypatia/
Yorumlar
Yorum Gönder