Tarihte iz bırakan olayların sayısı
gerçekten çok fazladır. Fransa'daki, Lanetli Ekmek Olayı da bu olaylardan
biridir. Bir köyde bulunan 300 kişinin 300'ü de delirmiştir. İşte bugün
sizlerle böyle garip bir olayı inceleyeceğiz. İşte merak ettikleriniz bu
yazıda.
Fransa'nın Pont-Saint Esprit köyü normalde kendi başına
hayatlarını sürdüren insanlardan oluşan, sessiz ve huzurlu bir kasabaydı.
İnsanların normal bir şekilde hayatlarını sürdürdükleri şirin kasabada tarih 16 Ağustos 1951'i gösterdiğinde işler fazlasıyla değişmişti.
Köyde yaşayan 300 kişinin 300'ü de delirmeye başladı. Ondan önceki günler gayet normal geçmişti oysaki. Fakat 16 Ağustos onlar için çok daha farklı bir gün olarak tarihe kazınacaktı.
Köye dışarıdan gelen insanlar garip olaylarla karşılaştı. Köyde yaşlı, çocuk demeden herkes delirmişti.
Çoğu köylü, görülmeyen varlıkları gördüğünü, bazıları öldüğünü iddia edip meydanlarda dolaşıyordu. Hatta bazı küçük çocuklar ebeveynlerini boğarak katletmeye çalışıyordu. Ne olduysa herkes aniden bilincini kaybetmişti.
Köylüler gelen insanlara, ejderha gördüklerini ve kendilerine yılanların saldırıda bulunduğunu ifade ediyorlardı.
O sabah, yine bir kadın kapıdan çıktıktan sonra ona kaplanların saldırdığını söylemişti. Bu acayip insanlar arasında, hayvan olduğunu iddia edip hayvan taklidi yapanlar da bulunuyordu.
İnsanların normal bir şekilde hayatlarını sürdürdükleri şirin kasabada tarih 16 Ağustos 1951'i gösterdiğinde işler fazlasıyla değişmişti.
Köyde yaşayan 300 kişinin 300'ü de delirmeye başladı. Ondan önceki günler gayet normal geçmişti oysaki. Fakat 16 Ağustos onlar için çok daha farklı bir gün olarak tarihe kazınacaktı.
Köye dışarıdan gelen insanlar garip olaylarla karşılaştı. Köyde yaşlı, çocuk demeden herkes delirmişti.
Çoğu köylü, görülmeyen varlıkları gördüğünü, bazıları öldüğünü iddia edip meydanlarda dolaşıyordu. Hatta bazı küçük çocuklar ebeveynlerini boğarak katletmeye çalışıyordu. Ne olduysa herkes aniden bilincini kaybetmişti.
Köylüler gelen insanlara, ejderha gördüklerini ve kendilerine yılanların saldırıda bulunduğunu ifade ediyorlardı.
O sabah, yine bir kadın kapıdan çıktıktan sonra ona kaplanların saldırdığını söylemişti. Bu acayip insanlar arasında, hayvan olduğunu iddia edip hayvan taklidi yapanlar da bulunuyordu.
Kısa bir süre içerisinde yetkililer
olayı incelemeye başladı. Bazı köylüler birkaç saat içerisinde düzeldi ve
bulantı, kusma, uykusuzluk gibi ağır hastalık belirtileri göstermeye
başlamışlardı. Tabi hiçbir zaman tamamen iyileşmeyeceklerdi.
İlerleyen zamanda 50 hasta zaptedilemedi ve tımarhaneye yatırıldı. Geçen zaman içerisinde tımarhanedeki hastaların durumu sabit kaldı. Hatta bir kadın uçak olduğunu iddia edip tımarhanenin camından atladı ve öldü. O kadının ardından 6 kişi daha öldu. Köyde yaşayan tüm insanlar nasıl oldu da bir anda delirdiler?
İlerleyen zamanda 50 hasta zaptedilemedi ve tımarhaneye yatırıldı. Geçen zaman içerisinde tımarhanedeki hastaların durumu sabit kaldı. Hatta bir kadın uçak olduğunu iddia edip tımarhanenin camından atladı ve öldü. O kadının ardından 6 kişi daha öldu. Köyde yaşayan tüm insanlar nasıl oldu da bir anda delirdiler?
Bu sorunun cevabı olay üzerinden çok
süre geçmeden bulundu, Saint Esprit köyünün tek bir fırını vardı. Tüm köy ekmek
ihtiyacını bu fırından karşılıyordu.
Fırının sahibi, o sabah yapılan ekmeklere "ergot mantarı" karıştırmıştı. Ergot mantarı ise LSD uyuşturucusunun yapımında kullanılıyordu ve dünyanın en güçlü halusinojen maddelerinden biriydi bu LSD uyuşturucu.
İnsanlar yedikleri ekmek miktarına göre vücutlarına uyuşturucu aldıkları için yedikleri ekmek miktarı, akıl sağlıklarında belirleyici etken oluyordu.
Az tüketenler 6- 48 saat arasında mide bulantısı, kusma gibi hastalık beliritleri gösteriyor ve sıkıntıları hafifliyordu. Fakat çok tüketenler zaptedilemiyordu ve hatta bu olayda mantar yüzünden 7 kişi ölmüştür.
Fırının sahibinin ekmekleri bilerek mi koydu sorusuna tam olarak hiçbir zaman yanıt bulunamadı. Daha sonralar ergot mantarının işlenmeden bu kadar etkili olup olmayacağı tartışıldı.
Sonrasında da, bu olay ekmeğin içine direkt olarak LSD uyuşturucusunun konulduğu şüphesini uyandırdı.
Fakat yetkililer konuyu daha araştırmayıp bu konunun üzerini örttü. Ancak olaydan sonra da köylülerin akıl sağlığı eskisi gibi olmuyordu. Bu yüzden de köydeki intihar vakalarında yüksek miktarda artış görülüyordu. Tabii ki bu da komplo teorilerini beraberinde getirdi.
Bu teorilerden en dikkat çekici olanı ise CIA'nın o dönemde üzerinde çalıştığı "MK-ULTRA" isimli bir zihin kontrol projesiydi. CIA bu proje kapsamında insanların zihnini kontrol etmek için deneyler yapıyor ve deneylerinde LSD uyuşturucusunu kullanıyordu.
Hatta bu deney kapsamında da bir file 257 mg LSD maddesi verilmiş ve filin saniyeler içinde hayatını kaybettiği gözlenmiştir. Bu olay ile ilgili en ilginç olan şey, o dönemde Avrupa'da LSD maddesini üreten tek kuruluşun köye sadece 100 km uzaklıkta olması ve CIA'nın bu firmayla beraber çalışmasıydı.
Günümüzde de gizemini koruyan bu olay hakkında, CIA'nın amacının tüm köyü denek olarak kullanıp farklı LSD miktarlarının insan sinir sistemi üzerindeki etkilerini inceleyip, bu uyuşturucu ile insan zihninin ele geçirmek olduğu düşünülüyor.
Fırının sahibi, o sabah yapılan ekmeklere "ergot mantarı" karıştırmıştı. Ergot mantarı ise LSD uyuşturucusunun yapımında kullanılıyordu ve dünyanın en güçlü halusinojen maddelerinden biriydi bu LSD uyuşturucu.
İnsanlar yedikleri ekmek miktarına göre vücutlarına uyuşturucu aldıkları için yedikleri ekmek miktarı, akıl sağlıklarında belirleyici etken oluyordu.
Az tüketenler 6- 48 saat arasında mide bulantısı, kusma gibi hastalık beliritleri gösteriyor ve sıkıntıları hafifliyordu. Fakat çok tüketenler zaptedilemiyordu ve hatta bu olayda mantar yüzünden 7 kişi ölmüştür.
Fırının sahibinin ekmekleri bilerek mi koydu sorusuna tam olarak hiçbir zaman yanıt bulunamadı. Daha sonralar ergot mantarının işlenmeden bu kadar etkili olup olmayacağı tartışıldı.
Sonrasında da, bu olay ekmeğin içine direkt olarak LSD uyuşturucusunun konulduğu şüphesini uyandırdı.
Fakat yetkililer konuyu daha araştırmayıp bu konunun üzerini örttü. Ancak olaydan sonra da köylülerin akıl sağlığı eskisi gibi olmuyordu. Bu yüzden de köydeki intihar vakalarında yüksek miktarda artış görülüyordu. Tabii ki bu da komplo teorilerini beraberinde getirdi.
Bu teorilerden en dikkat çekici olanı ise CIA'nın o dönemde üzerinde çalıştığı "MK-ULTRA" isimli bir zihin kontrol projesiydi. CIA bu proje kapsamında insanların zihnini kontrol etmek için deneyler yapıyor ve deneylerinde LSD uyuşturucusunu kullanıyordu.
Hatta bu deney kapsamında da bir file 257 mg LSD maddesi verilmiş ve filin saniyeler içinde hayatını kaybettiği gözlenmiştir. Bu olay ile ilgili en ilginç olan şey, o dönemde Avrupa'da LSD maddesini üreten tek kuruluşun köye sadece 100 km uzaklıkta olması ve CIA'nın bu firmayla beraber çalışmasıydı.
Günümüzde de gizemini koruyan bu olay hakkında, CIA'nın amacının tüm köyü denek olarak kullanıp farklı LSD miktarlarının insan sinir sistemi üzerindeki etkilerini inceleyip, bu uyuşturucu ile insan zihninin ele geçirmek olduğu düşünülüyor.
KAYNAKÇA
Yorumlar
Yorum Gönder